Bilim, kaderin sınırına dokunduğunda insan ne kadar özgür kalabilir? Synchronicity, (Eşzamanlılık) zaman yolculuğunu yalnızca bir bilimsel deney değil, duygusal bir çöküşün aynası olarak sunuyor. Jim Beale’in icat ettiği zaman makinesi, evrenin gizemini değil, kendi benliğinin kırılganlığını açığa çıkarır. Film; Paradox (2016), Dark Matter (2024) ve Constellation (2024) Tenet ile aynı kozmik tartışmanın parçası: Gerçeklik, gözlemlendiği anda mı var olur, yoksa biz ona anlam yüklediğimiz için mi?
👉 Küratör’ün Önerisi: Paralel evren kataloğu
Synchronicity – Eşzamanlılık (2015) Konusu veÖzeti
Jim, gizli bir deneyi için laboratuvarında arkadaşları ile çalışmaktadır. Yatırımcıları Klaus ise onlara gerekli maddeyi sağlamakta ve karşılığında satacağı bir teknoloji istemektedir. Jim denemelerinde kara delik oluşturmayı başarır. Patronuna deneyin başarılı olduğunu göstermek için davet eder. İlk denemede gizemli bir çiçek laboratuvara gelir. Videolar izlendiğinde kara delikten gelen birini görürler.
Açılan kara delikten çıkan kimdir? Bu çiçeği kim göndermiştir? Bu soruların cevabını aramak için makineyi tekrar çalıştıran Jim, zamanda geriye makineyi ilk çalıştırdıkları güne döner. Dışarıda Abby ile tanışır. Abby’nin not defterinde geleceğin o deftere göre şekilleneceğini yazar. Bu defteri yazan kimdir?
Her şey önceden belirlenmiş midir? Biz sadece önceden belirlenen bir kaderi mi yaşamaktayız? Ya da he rşeyi belirleyen biz miyiz? Bu soruların cevabını da arayan Jim aslında zaman makinesi niteliğindeki kara delikten en yakındaki paralel (çoklu) evrene geçmiştir.
Her geçişte sebep sonuç ilişkisi yerle bir olduğu gibi gölgeleriyle de karşılaşır. Her geri dönüşünde kendi gibi bir eski kopyayı bulacaktır. Fakat her evrende sadece kopyalardan biri yaşayabilir. Çoklu evrenlerdeki bu yolculukta Jim, kendi gibi onlarca bedeni ve değişik yaşamı ve seçimlerin olduğunu öğrenecektir. Abby’nin kim olduğunu, patronun ne istediğini öğrenecek ve kendi kopyalarına karşı savaş verecektir.

Kronolojik Özet
Başlangıç: Jim Beale, zaman yolculuğunu mümkün kılacak bir makine geliştirir. Amacı, kendi teorisini kanıtlamak ve bilimi bir adım öteye taşımaktır.
Deneyin Doğuşu: Deney sırasında makineden beklenmedik bir enerji dalgası yayılır ve Jim, bilinmeyen bir boyuttan gelen gizemli bir çiçek keşfeder. Bu olay, deneyin başarılı olduğunu düşündürürken aynı zamanda bir zaman sapmasının da başladığını gösterir.
Paralel Çatışma: Jim, kısa süre sonra Abby adında gizemli bir kadınla tanışır. Ancak olaylar ilerledikçe, Abby’nin geçmişiyle ilgili her şeyin zaman çizgisiyle uyuşmadığını fark eder. Onun, kendi geleceğinden gelen bir yankı olabileceği ihtimali gittikçe güçlenir.
Zihinsel ve Zamanal Çöküş: Jim, hem kendi geçmişiyle hem de alternatif benliğiyle yüzleşirken, deneyin sonuçlarını kontrol edememeye başlar. Bilinç, aşk ve gerçeklik birbirine karışır.
Final: Jim, kendi icadının içinde kaybolur. Her olasılığın kendi evrenini yarattığı bir döngüde, “gerçeğin” ne olduğunu anlamak imkânsız hale gelir. Film, tıpkı Paradox ve Dark Matter gibi, zamanın yönünü değil, insanın kendine yönünü sorgular.
Zaman, Determinizm ve Özdeşlik Üzerine
Synchronicity, zamanın yalnızca bir fizik yasası değil, insan zihninin ürettiği bir yanılsama olabileceğini öne sürer. Jim Beale’in deneyinde yarattığı zaman döngüsü, aslında kendi bilincinin çöküşüyle eşzamanlı ilerler. Bu noktada film, Dark Matter’daki Jason Dessen’ın çoklu evrenlerde kendi benliğiyle yüzleşmesine ve Constellation’daki Jo Ericsson’un zaman kırılmalarında kaybolmuş gerçekliğine felsefi bir yankı üretir. Her üç yapımda da “zaman” bir çizgi değil, bilinçle yeniden tanımlanan bir dairedir.
Determinist bakış açısı, özellikle Paradox (2016) ve Synchronicity (2015) Tenet arasında güçlü bir paralellik kurar. Her üç filmde de zaman yolculuğu yalnızca geleceği görmek değil, kaçınılmaz olanla yüzleşmektir. Ne kadar ileriye ya da geriye gidilirse gidilsin, olayların akışı değişmez; sadece gözlemcinin bakış açısı değişir. Jim’in kaderi, tıpkı Mr. Landau’nun olduğu gibi, çoktan yazılmıştır. Fark, kimin “yazar” olduğunu fark edene kadardır.
Bilimsel açıdan film, Everett’in çoklu evren yorumunu soyut biçimde işler. Her karar, her duygu, her deney, farklı bir evrenin kapısını aralar. Ancak Synchronicity’nin farkı, bu evrenlerin fiziksel değil, duygusal yankılarla var olmasıdır. Jim’in Abby’ye duyduğu aşk, bir kuantum süperpozisyonu gibidir: hem var hem yok, hem geçmişte hem gelecekte. Tıpkı Schrödinger’in kedisi gibi, gözlemlendiği anda anlamını kaybeder.
Son olarak film, insan bilincinin evren üzerindeki etkisini tartışır. Eğer her gözlem yeni bir olasılık yaratıyorsa, o zaman “gerçeklik” tek bir çizgi değil, sonsuz bir olasılık bulutudur. Dark Matter’ın çoklu dünyaları, Constellation’ın varoluşsal boşluğu ve Paradox’un döngüsel kaderi, Synchronicity’de birleşir: zamanın akışı değil, gözlemcinin bilinci her şeyi belirler.
Film İncelemesi ve Yorum
Filmin eleştirilecek ilk kısmı kullanılan teknoloji. Neden filmde ses kayıtları 1960’lardan kalma manyetik bantlara yapılır? Ses kasetlerinden önceki nesil ses kayıt teknolojisidir bu. Yine CRT monitörler de filme 1980’ler havası katıyor. Filmin konusu (yani paralel evrenle konulu filmler) ve işleyişi iyi olsa da görüntü yönetimi, oyunculuk, akıcılık, bilim kurgu yönü oldukça zayıf kalıyor.
Paralel evrenler, insanın seçim özgürlüğü, determinist yaşam anlayışı gibi felsefi sorular akıcı olmayan bir tarzda da olsa filmde bulunuyor. Genel olarak 6.5 puan almaya değer bir yapım.
Son yorum: Synchronicity, tipik bir zaman yolculuğu hikayesinden çok, kader, seçim ve özdeşlik kavramlarını sorgulayan felsefi bir film. Başarısız bir bilim insanının kendi icadının girdabında kayboluşu; aşk, takıntı ve olasılıkların birbirine karıştığı bir labirente dönüşüyor. Görsel olarak retrofuturist bir atmosfer kuran film, sade ama yoğun diyaloglarıyla bilinç ve gerçeklik arasındaki çizgiyi silikleştiriyor.
Sonuçta ortaya çıkan şey: bir zaman yolculuğundan çok, “kendine yolculuk” hikayesi. Düşük bütçeli bir film olsa da finale yaklaşırken insanın kaybolmuşluğu ve zamana hükmetme psikozu oldukça etkileyici.
Synchronicity (2015) Film Bilgileri
“Synchronicity”, Jacob Gentry’nin yazıp yönettiği 2015 yapımı bir bilim kurgu gerilim filmidir. Neo-noir estetiğiyle birleşen kuantum temaları, filmi türdaşlarından ayırır. Yönetmenin minimal anlatımı, düşük bütçeli ama yüksek fikirli bir zaman yolculuğu hikâyesi ortaya koyar.
- Adı: Synchronicity
- Türkçe Adı: Eşzamanlılık
- Yapım Yılı: 2015
- Ülke: ABD
- Süre: 1s 41 dk101 dk
- Yönetmen: Jacob Gentry
- Tür: Bilim Kurgu, Gerilim, Romantik
- Konu: Zaman yolculuğu deneyinde kendi gelecekteki benliğiyle karşılaşan bir bilim insanı, bilincin ve kaderin sınırlarını sorgular.
- Nereden İzlenir: Prime Video – Netflix
- Daha Fazla Bilgi: IMDb
Oyuncular ve Karakter Dinamikleri
Jim ve Abby arasındaki ilişki, filmin duygusal merkezini oluştururken, Chuck’un varlığı ikisinin arasındaki güven ve ihanet dengesini sürekli değiştiriyor. Filmde karakterler sadece fiziksel olarak değil, zamanın farklı katmanlarında da birbirlerine çarpıyorlar — tıpkı bir senkronizasyon hatası gibi.
- Chad McKnight – Jim Beale: Zaman makinesini icat eden ama kendi deneyinin içinde kaybolan bilim insanı. Aşk ile bilimin sınırında, gerçeklik algısı giderek çözülen bir karakter.
- Brianne Davis – Abby Ross: Gizemli bir sanat galerisi sahibi. Jim’in kaderinde hem bir ilham hem de bir yanılsama figürü olarak yer alıyor. Gerçekliği mi, yoksa Jim’in zihnindeki yansımasını mı temsil ettiği asla netleşmiyor.
- AJ Bowen – Chuck Branscomb: Jim’in en yakın dostu ve deneyin teknik destekçisi. Ancak zaman ilerledikçe dostluk, çıkar ve korku arasında gerilimli bir çizgiye dönüşüyor.